Kraliçe aşığıyla
birlikte olabilmek için kaçabileceği tek deliğe girecek ve onu orada
anlaştıkları saatte bekleyecekti. Daha dün sözleşmişlerdi, içeri girecekler ve
soysuz sapsız ama genç ve çekici aşığının bir dostu dışarıdan kilitleyeceklerdi
onları. Ama işler düşündüğü gibi gitmedi.
İçeri girdiğinde
gördüğü kişinin yirmi yaşlarının üzerinde genç bir kadın olduğunu gördü.
Dalgalı saçları, çizgili bluzu, parmaklarında koca yüzükleriyle, eli çenesinde,
düşünceli ama alımlı bir kadınla karşılaştığında ve kilidin kapanış sesini
duyduğunda kraliçe ürperdi. Neler oluyordu böyle. Bunca riski alıp da ömründe
görmediği bir kız evladıyla karşılaşmak elbette sinir bozucu idi. Kadın kendini
tanıttı, “Merhaba efendim. Sizi ben yarattım. İkiniz burada buluşacak ve hasret
giderecektiniz. Kral sizi basacak ve aşığınız olan o soysuz oğlanı zindana
attıracaktı. Kral sizi aşağılayacak, ama halkın bu işi bilmesi işine
gelmeyeceğinden durumu sineye çekecekti. Siz eski hayatınıza, iki metrekarelik karanlık
kilerinize, iç dünyanıza sıkışıp kalacak, şaşalı fakat vasat hayatınızda aptal
bir kraliçeyi oynamaya devam edecektiniz”
Kraliçe
sinirlendi bu duruma: “Ne hakkınız var? Ben riski bilerek almıştım, sevgilimle
bu karanlık odada alacağım tadlar, ilerde başıma gelebilecek tatsızlıklara,
herşeylere değerdi belki. Ama artık buraya gelerek beni engellemenizle, tek
kaçış yolumu da tıkamış oldunuz. Yazıklar olsun size.” Yazar da kraliçeyle eş
zamanlı bir telaşa kapıldı, kendi yarattığı karakterleri daha büyük bir çıkışsızlığa
sokmuştu, sakinleşmek için bir çay molası verdikten sonra, kraliçeye dönüp, “Özür
dilerim efendim ama başka çarem yoktu. Artık klasik dönemlerde yaşamıyoruz.
İnsanlar sonları belirgin trajedilerden çok sıkılmışlar. Eğlenmek istiyorlar,
bu yüzden aranıza girmek zorunda kaldım. Hadi gelin size, daha eğlenceli bir
çözüm yolu bulalım. Kralı öldürme planları yapmakla başlayalım işe. Ne
dersiniz?”
Kraliçe biraz
rahatlar gibi oldu: “Öyle olsun o zaman, başkaca da bir çarem var mı zaten?”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder