Mor bir kayık
vuruyor kıyıya. İçine bakmaya korkuyorum. İçimden çıkacak sözcüklerden de.
Rüyalarımı size aktaramam. Onların varlığımı meşrulaştırması rahatsız ediyor
beni. Şiirler ise ancak coşkun bir sarhoşlukla sarmaşık, lütufkâr bir gecede okunabilir. Resimleri çekilemez onların. Duygularımla özdeşleşen hayali "kitle"ler istemiyorum. Mor kayık insan azlığı
bakımından dar kapıyla aynı mertebede. Mahrem. Bu sözcüğü unuttuk galiba. Bir
anlam ifade etmiyor. Herkeste bir giz saklıymış gibi. Hayır. Giz, yoz varlığı
kabullenmede ve bunu anlaşılmazmış gibi pazarlamada. Kendine yakın geleni alkışlamak
ne kadar kolay. Kendinden radikal olarak farklı olanla
karşılaşmak ise tedavülden kalkmış. Sağırlar işitmezler. Bu yüzden tüm hakiki metinler gereğinden uzun
olmalı. Öyle sıkıcı olmalılar ki, onu okumaya zahmet edenler can havliyle girmeli mor kayığa
(kalabalık batıracaktır onu) ve mavi denizlere sürmeliler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder